26 Ocak 2009 Pazartesi

Biz "Türkler"le sorun nedir? ve Tepkiler

Biz "Türkler"le sorun nedir?

Baska milletlerin biz "Türkler"e bakiş acilari ve hakkimizda olan dusunceleri belli..
Ya biz "Türkler"in "biz Türkler"e bakiş acişi ve birbirimiz hakkinda olan dusunceleri acik bir şekilde biliniyor mu?

"EVET" yanıtıni duyar gibiyim; Eğer öyleyse bana yardimci olun lutfen. Ne yukardaki sorunun cevabini biliyor nede asagidaki soruları yanıtliyabiliyorum!


Tarihte, belli basli onalti büyük devlet kurabilen ve de maalesef bu devletleri yikan bir millet olmamizin altında yatan gerçek sorunlar nelerdi acaba?

Rusya, Cin ve hatta Hindastan gibi bir topluluklar geniş topraklarini bir millet olarak, genelde koruyabilmiş ve hatta genisletebilmisken, Biz "Türkler" nasıl oluyorda her yerde darmadagin, her yerde boluk-pocuguz ve daha da bölünme tehlikeleri içindeyiz?

Ya biz gurbetci "Türkler", niçin yabanci ülkelerde bir araya gelip, bir topluluk ve bu topluluğun getirmesi gereken güçu olusturamiyoruz? Niye kucuk topluluklar içinde dahi ayri dusebiliyor, birbirimize kusup, kendi koselerimize cekiliyoruz?

Aklimi yıllarca kurcalayan bu sorular, bir uyemizin TurkKulturEvi@yahoogroups.com yazişma topluluğunda yayinlanan bir yazidan duydugu rahatsizligi belirtmesi ile, bir kere daha yuzeye cikti ve bir haftadir kafamin içinde donup durmaya basladi.. Gecerli yanıt bulamiyorum. Ve ustelik beynime hucum eden bir suru soru daha ortaya cikiyor:

  • iki kişiyi arkadas, iki veya daha fazla fertleri bir aile kilan, bir boluk insani "topluluk" yapan ve birbirine baglayan, geniş bir alana yayılmiş bir topluluğu ve/veya topluluklari bir ülke sinirlari içinde "vatandaş" yapan etkenler nelerdir?

  • Bu vatandaşları ve sinirlar otesinde de olsa diğer benzer dile ve kulture sahip insanlari bir "millet" yapan unsurlar nelerdir?


Bu sorulara yanıt bulabilirsem, belki "biz Türkler" deki sorunlara bir çözüm ortaya cikar diye bir dusunce geciyor aklimdan. Ama ne yazikki, sorular, daha baska soruları doguruyor:
Arkadasliklari bozan, kardesi kardese dusuren, aile birimini yikan, toplumu dagitan, bir ülkeyi iç kargasaya surekleyen ve parcalayan etkenler arasında benzerlikler nelerdir?

  • Fikir farkliliklari mi?
  • İletişimsizlik mi?
  • Sorunlarimiza çözüm uretememek mi?
  • Aklin yetmedigi, dilin tikandigi yerde, kusup, soruna ve "sorun yaratanlara" arkamizi donmek mi?
  • Seçenekleri ve ortak çözümleri aramadan ve/veya dEğerlendirmeden, kendi çözümlerimizi, kendi doğrularimizi diretmek ve kabul gorulmediginde, hiddete ve/veya siddete gitmek mi?
  • Kendi kendimizi her seyde ve her yerde 100% hakli ve doğru gormek mi? Yanliş olabileceğimiz ihtimalini hiç akla getirmemek, haklilik payimizi %50ye dusurerek, diğerlerine %50 kardes hak payi vermeyecek kadar bencil ve kendimizi o denli "hatasiz ve kusursuz bir kişilige" yuceltmeye yeltenmek mi?
  • Medeni kanunlari hiçe sayip, Orman kanunlari doğrultusunda her yere korku salip, güçumuzun yettigine, yettigince yakip, yikmak, yok etmek.. mi???


Bilmiyorum!!.. Bir soruya yanıt ararken, baska sorular hucum ediyor aklima.. Biz "Türkler"le ilgili sorunlar çözüm, sorular yanıt diye haykiriyor.

Sefer Özdemir
Türkev, Boston



‘Biz Türklerle sorun nedir?’ sorusuna YANITLAR 2

Sizlerin hos görüşune siginarak sordugum ((Biz "Türkler"le sorun nedir?)) sorusuna yanıtlar hala gelmeye devam ediyor; 7 kişiden daha gelen gözlemler asagida olduğu gibidir. Kendilerine, değerli zamanlarini ayirip, bu konuda bir çalışma yaptiklari için tesekkur ediyorum.
Asagida topladigim bu yanıtlarin, bana Türkev deki yeni görevimde çok faydali olacagina inanıyorum. Bu çalışmayi baska arkadaslarinda yararlı bulabilecegini düşünerek internet yolu ile dagitilmasi için gonderiyorum.

BaşarılarıMızın devami dilegimle,
Sefer Özdemir
Türkev, Boston
http://groups.yahoo.com/group/TurkKulturEvi/
Türk Kultur Evi (Türkev) topluluğu Türk kulturu, dili, Eğitimi, orf ve adetlerimizi vs. içeren konulari işlemektedir. Diğer yazi, dusunce ve haberlerinizi diğer kardes topluluklarimiza gondermenizi iştirham ediyoruz.

---------------

Biz Türkler..

Sayın Sefer Özdemir'in sorusu beni çok dusundurdugu halde bir yanıt vermemiştim. Aslinda başkalarınin ne diyecegini merak ediyordum bu konuda. Onbeş yanıtı şimdi okudum ve çok uzuldum. Bir kişinin dışında herkes ne kadar olumsuz goruyor bizleri. Türkleri hiç bilmeyen birisi okusa bu yorumlari nasıl bir yargiya varir bu millet için? Bizler bu kadar kotu muyuz? Hiç bir iyi tarafımiz, gurur duydugumuz niteliklerimiz yok mu? Ben insanlarımızin çok iyi yanlari vardır diyorum - bunun bir romantiklesme olduğunu da kesinlikle kabul etmiyorum-. Bizler dEğer yargilari yuksek, mişavirperver, yardimci, sevgi dolu, ahlaki, saygili, ve pekala da calişkan insanlariz. Çok daha fazla nitelikler saymak izterim ama ozetle soylemek iştedigim, lutfen bir dusunun ve kendi kendimizi ne kadar - genelleme yaparak ve yalniz biz Türklere özgü imiş gibi - asagilayan, kotuleyen sifatlarla tanimladiginiza bir bakin.

Sevgiler, Saygılar,
Yıldiz Grodowski
5 ekım 2006

Not: Türkcemin bozuklugu için ozur dilerim.
---------------
Merhaba Sefer bey,

Sorunuzun cevabi o kadar uzun ki, nasıl toparlayacagimi bilemiyorum. Ama kişaca ozetlemeye calişayim. Evvela tabloyu net ortaya koymak için, butunu görebilmeyi denemeliyiz. Aksi takdirde, sadece ayrintilarda kaybolur ve gerekli çıkarimi yapamayiz.
Dünya uzerine gelmiş olan milletlere baktigimiz zaman, Türklerin diğer milletlerden ayrildigi siz de takdir edersiniz ki bir takim özellikleri vardır.- En eski uygaliği kuran,- En eski dile sahip olan,- En fazla devlet kuran ve yikan, ve hatta diğer medeniyetlerin kuruculugünu da yapip sonra bu medeniyetlerin içinde asimile olarak kaybolan. (Cin, Hindiştan, Mişir, Yunan, Roma v.b. gibi)Bu uygarliklari kurup geliştirirken de, butun insanlarin menfaatlerini koruyup gözeterek yapmayi becermişlerdir. Hiçbir milletin kaynaklarini ve dEğerlerini değil sömürmek, daha fazla korumus ve gözetmiştir.
Anadolu'da yasamiş olan butun medeniyetlerin izlerini hiçbir tahribata ve dezenformasyona ugramamiş bir halde gormek, günumuzde hala mümkündur. Avrupa'da işe daha fafızalarimizdan silinmemiş olan Endulus uygarligi ile ilgili acaba İşpanya'ya gidecek olasaniz ne bulabilirsiniz? Yada Amerika'da İnka, Aztek, Olmek veya Kuzey Amerika kizilderilileri hakkinda ne bulabilirsiniz. Bizim Türkiye'de yasayan bu bolgenin yerlilerine hangi tarihte böyle bir baski ve dezensormasyon uygulamişiz ki. O kadar arastirdiklari halde Ermeni konusunda bile işpatlayabilecekleri bir delil bulamiyorlar. Bir bulsalar siz Amerika'da yaşayan vatandaşlarımiz bize ne yapacaklarini herkesden daha iyi tahmin edebilirsiniz.
Bu kadar çok devlet kurup yıkmamıza ve su an içinde bulundugumuz dagınıklıgımıza gelince işe; Biz Türkler ulvi bir amaçi gerçekleştirmek ve onu hayata geçirmek için yasariz. Bu ulvi amaç işe butun Dünyanin cagdas ve medeni bir şekilde idare edilmesidir. Butun Dünyanin, Hak için ( Cunku bizim yönetiçi kesimimiz veya akil hocalari daima Erenler, Evliyalar olmus olduğu için, butun Evrenin Yardan olduğunu, haliyle Dünyanin da Yaradanin bir parcasi olduğunu biliyorlardi.) idare edilmesi ve korunmasina azami gayret sarf ediyorlardi.Topragi kazarken bile Tabiat Ana'yi incitmekten korkarlardi.
Değil bir insana bilerek zarar vermek bir hayvana bile zarar vermek agir cezai yaptirimlara bagli idi.Ne zaman ki biz bu yolda yuruduk ve pesimizdeki insanlari bu yolda yuruttuk, büyük devletler ve Imparatorluklar kurduk. Ama , ne zaman ki bu ulvi gayeyi sonraki gelen nesiller unuttular veya saptirdilar, işte o zaman da dagilmanin kaçinilmaz sonu ile karsi karsiya kaldilar. Daha sonraki günlerde kim ki bu gayeyi amaç edindi ve rehber tuttu işe, onlar bu sefer baska bir devlet ve bu doğrultuda devam edildigi sure içinde de yeni bir Imparatorluk kurdular.Yani sozun kişasi, kim ki Torelerimizin izinde gider bu toplumu vezir, kim ki Torelerimizi cigner bu toplumu rezil eder. Bu sozum yönetiçi olanlar içindi. Bu milleti rezil etmeye kimsenin güçu yetmez. Ama, bu kotu yönetimler döneminde halkımızin kendine guveni sarsildigi ve yanlış yonlendirildigi için kendini gerçekten paramparca ve kotu hişsediyor.
Bunun tersi durumda işe, Atatürk’ün onderliginde elinde hiç bir sey yok iken, bu ülkenin 15 yıl gibi bir surede basardiklarina ve geldigi seviyeyi bir dusunun. Atatürk’ün olumunden sonra işe, Batı'nın onderliginde gecen bu kadar uzun bir surede geledigimiz mi yoksa dustugumuz durum mu demeli gelinen bu noktayi bir dusunun.

Saygi ve sevgilerim ile,
Dr.Kemal Aytuglu
6 ekım 2005

---------------
Merhaba ben de tum soylenenlere fazlasiyla katiliyorum biz de NY’ da 5 yıl yasadik bir de USA vatandaşi kizimiz oldu (Türklerden daha fazla Italyan Amerikalilardan fikir baabinda yardim gördüm) ben sizin samimiyetinize ve de bilginize guvenerek birsey sormak izterim Biz 10 aydir ailevi nedenlerden dolayi Türkiye’deyiz USA da olduğumuz sure içerişinde işe vize suremizi gecirdik Pasaportumuzda 10 yıllik vizemizin suresi halen gecerli biz oraya hiç donmemek uzere tekrardan nasıl girebiliriz goc mu etsek girince veya almazlarsa iltiça mi bilmiyorum Cunku Türkler inanin ki burada kendi memleketlerinde de çok degiştiler belki kucuk seyler ama bana yetiyor HOSGÖRÜŞUZLER , hep kendilerini birsey zannediyorlar ve de aaaaahhhhhhhhh içim çok dolu 10 ay bana fazlasiyla yetti burada (ben ayni zamanda avrupa Birliği vatandaşi bir KIBRİŞLIYIM)bana Eğer biliyorsaniz bir fikir verip yol gosterirseniz veya tavsiyeleriniz olursa sevinirim. Tesekkurler.

CILER TANSOY
---------------


6 ekim 2005
Merhaba arkadaslar ,

Sorulan soru ve verilen cevaplar hakikaten çok ilginc ve de problemi doğru teshiş etmeye yönelik. Musaade ederseniz benim de naçizane katkilarim olacak.
- Insanlarin tamamen diş gorunusleri ile dEğerlendirilmeleri sebebi ile gosterişe çok onem verilmesi
- İçinden ciktigi toplumu begenmeme ve uyelerine karsi acimasizca davranmak, yabancilara gosterdigi sevgi ve musamahayi kendi toplumundan esirgeme,
- Diğerlerinin başarışini cekememe ve kucumsemeye çalışmak (hiç olmazsa kendine de bir pay çıkarmak)
- Her şeyin en doğrusunu kendinin bildigine inanmak, bir konuda iyi olunca diğer butun konularda da en iyi çözümu uretebilecegine inanmak (O konuda bir fikrim yok ya da o konu benim uzmanlik alanim dışında demeyi ayip saymak),
- Diğerlerinin tecrubeşizliginden iştifade etmeyi ve ona duyulan guveni iştişmar etmeyi vahsi kapitalişm içinde iş yapmak olarak aciklamak (ABD ye ilk gelişimde, havaalanındaki caresizligimi kullanarak, taksinin 18-20 $ tutacagi mesafeye için benden 70 $ alan genç girişimci arkadaşa selamlar) ve ilk aci tecrubeden sonra gözu acilan yenilerin artik kendişine yuz vermemesini cekememezlikle aciklamaya çalışmak,
- Yakalanan en ufak bir başarıyi bile en yakin arkadaslarini ezme araci olarak kullanma, hayatini hep kendini birilerine karsi işpat etme cabasi ile gecirme,
- Insanlari kategorize etme (egitim durumlari, mali durumlari vs. ile), insani bireysel varlik olarak görememe,
- Secimle geldigi koltuktan ancak mucbir sebeplerle (hastalik,kocama, olum vs.) kalkmak,
- Secimlerde oy kullanmayı yandasina karsiligi daha sonra iltimas olarak odenmek uzere verilen bir borc olarak algilamak ya da oyunu satmak,
- Kamu malini es ve dosta dagitilmak uzere kendişine verilmiş bir varlik olarak gormek,
- Birlikte iş yapma ahlakinin olmayışi (kardeslerin bile birlikte iş yurutememesi),
- Varolan bir başarıdan pay almaya çalışmadaki ve yapilacak bir işte kendisinden iştenen fedakarliga makul bahaneler uretmedeki maharetimiz,
- Diğerlerinin başarışini mümkünse engelleme, mümkün değilse kucumseme cabalari ( o kadarini herkes yapar tarzi yaklasimlar), birbirlerini cekememe
- Ingilizceyi duzgün kullanma cabasinin yarişini bile anadilininden esirgeme, ingilizce bildigini en basit diyaloglarda dahi gosterme cabasi (Gerci Türkiye başbakanın bile ingilizce konusamadigi halde incelemek ya da kontrol etmek yerine 'check etmek' i kullandigi yerde belki de normal ), çok iyi ingilizce bilmeyi diğerlerine hava atma araci olarak kullanma iştegi,- Asiri derecede kompleksli bir toplum olmak, (yanında başkalarınin başarışindan bahsedilmesini kendişine hakaret olarak algilamak baska nasıl aciklanabilir bilmiyorum)
Galiba bunlar Asya toplumlarinin genel özellikleri, ve bizi nerede olursak olalim buluyor. Ama yine de sorunun teshişinin tedavinin de ilk adimini olusturdugu gerceginden yola çıkarak doğru yolda olduğumuzu, kendimizi doğru taniyamamizin olumsuz taraflarimizi duzeltmede önemli bir adim olduğunu düşünüyorum. Bu yondeki gayretlere araci olanlara tesekkurler. Bu arada musadenizle Mine Hanima Türk toplumu adina yaptiklari için bir Türk olarak, (ayriça mine hanimdan yardim alip maalesef bir tesekkuru akil edemeyenler adina) tesekkur etmek istiyorum. Mine hanim, yabancilarin en ufak bir nezaket gosterişine binbir tesekkur edip en yakinindakilerin çok büyük yardimlarini es gecmek de, en azından galiba sizin muhatap olduklariniz için baska bir özelligimiz olarak gorunuyor ama doğrulari yapmaya devam etmeninizi salik veririm.

Herkese başarılar dilerim, sevgi ve selamlar
Recep Türk
7 ekım 2005

---------------

Türk Ahlakı"Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler. Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...) Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyimedenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür. (Criştobal de Villalon, s. 160-161)"
"Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen birakyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur. (Belon, s. 90)"
"Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyılik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrı'nın şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır. (Bertrandon de la Broquière)"
"Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar. (Busbecq)"
"Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler. (Geoffroy, c.II, s. 180)"
"İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veyaavlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim işe ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan işter. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde ffettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar. Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allah'la alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendişine inanılmaz. (Villamont, s. 252)"
Sözü uzatmayalım; Sayın Yılmaz Öztuna'nın Tarih Sohbetleri'nden (s. 286-290) derlediğimiz yukarıdaki satırlar XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayrimüslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beşlemelerinin değil, objektif davranmalarının bir Sonuçudur. Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.
Şimdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden "Türk Asrı" yaptığı daha iyi anlaşılır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor. Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip ahlak anlayışını değiştirdi?!.. Faraza bu satırları birer kez daha okuyup kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca şeyi yalanlamak için çırpındığımız Sonuçuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiye'ye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!.. Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..
Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa biz mi onların torunları değiliz?!.. Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyun; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkaçaksınız

(Alıntıdır. Yazarı Bilinmemektedir.)

---------------

“Yerinmek bir şarklı alışkanlığıdır” diyordu Çetin Altan hoca.
Yerinmek insana bilinçaltından mazoşiştik bir keyif mi veriyor diye endişeleniyorum çoğu zaman.
Bıktım ben, “Biz Türkler...” ya da benzeri ifadelerle başlayan yerinmelerden, dövünmelerden. Kendi kendimizi yiyip bitiren, bireysel, kurumsal ve toplumsal atalete sürükleyen adeta bir virüs bu tür yakınmalar.
Biz Türkler...
Biz adam olmayız...
Bu millet adam olmaz...
Zaten biz...
“Ben”i de işin içine alırcasına konuşma.
“Biz” diye kollektif konuşma hakkı kimseye ait değildir.
Varsa cesaretin eğer, “Ben” diye konuş.
O zaman da şöyle demen gerekecek:
Ben adam olmam...
Sen bilirsin. Adam olmamakta israr edersen adam olamazsın, bunu bilesin, bu bir.
Eğer, “Biz” diye konuşurken, kendini o, “Biz” dediklerinden saymayıp, onları küçümsüyor, kendini onlardan üstün, farklı ve ayrıcalıklı varsayıyorsan gaflet içerişindesin, bu da iki.
Ben böyle konuşunca bazı kişiler, “Peki ama Ulaş bey...” diye başlayıp bir çırpıda ağız dolusu örnekler sıralıyorlar. Ancak o örneklerden baştâcı ettiğimiz Amerika’da ve Batı’da o kadar çok var ki.
Kendi kendimizi eleştirmek bir erdem ise eğer, gözükapalı ve tarafgir eleştiri ve aşırı Batı hayranlığı da bir o kadar erdemsizliktir.
Atatürk, milleti kendi özgüvenine kavuşturmak için söyledi herhalde şu sözleri:
Türk, öğün, çalış, güven.
Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.
Ne mutlu Türk’üm diyene.
O, rahat uyumuyordur diye düşünüyorum, şahsen.
Çünkü biz, yaşamımızı hâlâ aşağılık komplekslerimizle kendi kendimizi horlayarak ve ataletimize bahaneler uydurarak sürdürmeye devam ediyoruz.
Elitist yaygaralar’dan arınmalıyız artık.

Gulpay Atay
7 ekım 2005

---------------

Amerika'da yasiyan Türklerin organizasyonu olan ATA varken neden tekrar ayri bir grup olusturdugünuzu bana bildirir misiniz lutfen. Neyi ve kimleri temsil ediyorsunuz?
Tesekkurler,
Sumru Gokcen
---------------

Ben sahsen baska yerleri bilmem ama Amerika'da kendi bulundugum yerde yaptigim gözlemler neticesi vardıgim neticeyi soyleyebilirim.
Biz gosteriş yapmayi seven bir milletiz, Türkiye'de yasayanlar bile gosteriş yapma ugruna altından kalkamayacagi borclara girer. Cebimizdeki son kurus olsa dahi hesabi biz odemek işteriz, bu sanirim puan almak içindir daha çok..
Şimdi Amerika'da yuksek ogrenim gormus olan Türkler genelde "işci" statusundeki ya da esnaf statusundeki Türklere pek yuz vermez. Özellikle bir kadinsaniz, esiniz iyi bir sirketin ust kademelerinde görevli ya da doktor, avukat vs değilse, siz hiç Türk toplantilarina cagrilmazsiniz..
Milyon dolarlik evde oturmuyorsaniz, altinizda Lexus yoksa (ya da benzeri) vs vs o zaman yine ilgi alanlari dışındasinizdir..
Türk Türk'un ayagini ceker, kişkanir neden cunku sahip olduğu maddi seyler ile Amerikaliya gosteriş yapamaz. Amerikali onem vermez oyle seylere.. Türk yine Türk'e gosteriş yapacaktir, bunu yapmak için de diğerinin kendinden asagida olması gerekir. :))
Amerika'ya geleli daha iki - uc sene olur, hele bir de vatandaş oldu mu, tamam artik kestane kirpiden cikmiş kirpiyi begenmez olmustur..
Tabi bunlari soylerken genelleme yapmiyorum ama o kadar çok ornegini gördüm ve yasadim ki, sakin bana bunlar gerçek değil demeyin. :)
Maalesef Amerika'da yasayan bir çok arkadasim birakin herhangi bir yahoo grubuna uye olmayı (Türkiye'nin sorunlarinin tartişildigi gruplari kastediyorum) doğru dürüst bir Türk gazetesi okumaz ve Türkiye'de neler olup bittigiyle uzaktan yakindan ilgilenmez.. Bunu yapanlari da, "aaaa işiniz güçunuz mu yok Allah askina?" diye de kendine göre asagilar..
Say say bitmez, yıllar evvel bir yıl Kanada'da yasamiştim, iki grup Türk vardı "soforler takimi" diye adlandırdiklari işci sinifi, "muhendişler takimi" diye adlandırilan yuksek ogrenimliler, aradan gecen 26 senede bir sey degişmemiş anladigim kadariyla.. Daha coooooook yol var asmamiz gereken saniyorum.. Ne aci!!

Sevgiyle,
Fethiye

---------------

Sevgişizlik Ve Hoşgörüsüzlük

Maalesef yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. Belki bizim genlerimizden gelen bazı özelliklerimiz de var ama bana göre en büyük eksiğimiz sevgişizlik, sevgişizlik,sevgişizlik.
Köylerde onden alırız gücümüzü; hayvanı sevmeyiz, karnımızı o doyurur ; toprağı sevmeyiz. Gölgesinde yatarız; ormanı sevmeyiz. Her türlü pişliğimizi temizler; suyu sevmeyiz.Babamızın yanında; dünyaya getirdiğimiz çocuğumuzu sevmeyiz. Bereketiyle yıkanırız yağmuru sevmeyiz. Seviyor görünsekte yaptıklarımızı göz önüne alırsak aslında sevmeyiz. Kısacası bizde sevgi eksiği olduğu için birçok meziyetimizide yavaş yavaş kaybettik sanırım. Ne Mevlana'nın hoş görüsü kaldı, Ne Ferhat'ın sabrı.
Tanımadığımıza selam vermeyiz hiç. Aslında artık tanıdığımıza da vermiyoruz ya... Tanımayız üst kattaki kapı komşumuzu, cenazesini polişler çıkarana kadar evinden. Ne diyeyim Allah sönümüzu hayır etsin dileğinden başka söyleyecek birşey bulamıyorum.

Herkese Saygılar sunuyorum.
Ragıp SARI
---------------

Sefer Bey;

Çok güzel bir konuya degindiniz. Aslinda hepimiz Türklerle iş yapmanin veya yasamanin ne kadar zor olduğunu konusuyoruz ama nedenlerini pek konusmuyoruz sanirim.
Ask ve nefret içiçedir demişler. Ben de diyorum ki biz de birbirimizi çok sevdigimiz için birbirimize katlanamiyoruz. Ne birbirimizden ayri kalabiliyoruz ne de birlikte ortaya güzel bir iş çıkarabiliyoruz. Tabi ender de olsa çok sukur iştişnalar var. Hosgoru kelimesini toplumsal hayatimiza yerlestirmemiz gerekiyor bu problemi cozmek için.
Biz gocebe bir toplumuz ve surekli birarada yasamaya ve acilamizi ve sevinclerimizi paylasmaya alişmişiz. O nedenle karsimizdaki Türk vatandaşimiza, toplumdan ve onyargilardan bağımsız bir kişi gözuyle bakamiyor hep toplumsal dEğerlerimizle yargiliyoruz. Bu nedenle de karsimizdakini tamamen kendine özgü bir şahsiyet olarak gormekte zorlaniyoruz. O zaman da karsilikli anlama, anlasilma, anlatma, dinleme, anlayişli olma, kabullenme vb. bir suru iletişim problemleri cikiyor ve sonuçta "biz neden böyleyiz?" sorusuna geliyoruz... Ben böyle düşünüyorum, bilmem diğer arkadaslar ne dusunuyorlar?

Selam ve sevgiler,
Esra Elif

---------------

Forward ettigim yazida Türkev'den yazan birisi içini dokmus,bende daha önce bahsettigim Ph.D konusu olan minority konusunu dusunurken aklima birkaç sene önce Monterey'de yapilan ata konferansi geldi, orada Amerikali bri profesordu galiba Türklerin diğer uluslar içinde Dünyaya en kotu reklami yapilan millet olduğunu ve daha dogusdan church'den bu kişilerin hakkimizda hep negatif input aldiklarini soyluyordu, bunlar gerçek, belki bu treatment'in doğrultusunda bizde parcalaniyoruz, complexlerimiz yaratildikca, buyudukce birbirimize dusuyoruz, tam tersine biribirimize yaklasarak onlari treat etmemiz gerekiyor, Eğitimli toplumlarin yaptigi gibi. Birbirimize sarilmamiz gerekiyor, bunu nasıl basarabiliriz?
Şimdi ve sonrasi Türklerin birbirini en çok desteklemesi gereken donemler, perfectioniştligi yada kavga gurultuyu bir kenara birakip bir araya gelmemiz gerekiyor, yoksa dernekler değil sinirlar tehlikede, hersey pamuk ipliginde gelişiyor....yazi bana ilginc geldi, gonderilme amaçini bilemem ama ben bildigimi inandigimi yazdim, 20 senedir hiçbir Türk grubunun böyle kotu dagildigini gormedim, Bay area'nin bri araya gelebilmesi lazım, o kadar people skill'imiz var, toleransimiz var, tembelde değiliz, Eğitimimizde var ne duruyoruz.

Ela
---------------

Bu uzun soruya kişa bir cevap olacak ama hoş görüle..
Biz Türkler başka milletlerde pek de yaygın kabulü olmayan genel insani ve ilahi değerler açısından donanımlı olduğumuz için bütün diğer milletlerin utanç duymalarına vesile oluyoruz.
Bu sebeple hepsi bize düşman.
Kişkançlıktan ve utançtan..
Bizi küçük parçalara ayırıp tarihten silmek istemeleri bundan..
Ve fakat bunun olamayacağı da artık belli..
Şimdiyece yapamadılarsa..

a.baykan

---------------

Türklerle ilgili genel sorunlarin temelinde yine bireye olan saygi eksikligi ve kişişel guvensizlik yatiyor!
Tarihe donecek olursak, Fransiz Ihtilali Avrupaya özgürluk, esitlik, kardeslik, (liberte, legalite, fraternite) gibi modern insani olusturan altyapiyi kazandırirken; Osmanli halkına ummet gözuyle bakmaya devam etti.
Cumhuriyetle birlikte, maddi güçu elinde bulunduran orta sinif güçlenince, onlarda Avrupayi taklit etmeye basladilar, ancak bu kişiler de içerikten çok etiketle yetindiler.
Günumuzde ortaya cikan durum: almanci, gurbetci...vs işe işci olarak gidenlerin ve onlarin cocuklarinin olusturdugu ikinci kusak arasındaki fikirsel, dinsel, yasamsal farkliliklar...
Baska bir neden de İşlam'da yapilamayan reform yani yeniden duzenleme eksiklikleri...Osmanli bunu bazı fermanlarla yapmaya calişsa da ya altyapi eksikti ya da çok gec kalinmişti.Cumhuriyet döneminde işe baska sorunlarla ugrasmaktan buna zaman kalmamişti ya da halk buna hazir değildi...
Türk Toplumuna bakaçak olursak, bebeklikten olume dek suren bir siniflandırma goruruz...önce erkek ve kiz olmasıyla baslar bireyin ayrimi, sonra sosyal durumu, politik durumuna göre ayrilir, okulda siniflandırilir, A sinifini butun ogretmenler sever B sinifi çok yaramazdir...lişe de ayrimlar Matemik sinifi sözelden daha akillidir okul mudurune ve diğer insanlara göre...
Universıte birakin fakulteyi bolumler arasi ayrimlar hem hocalar hem öğrenciler arasındadir...
Bu bir yere ait olma hişsi tamamen bireyin kendine guveninin olmamasindan kaynaklanir ayriça bireysel başarıyi destekleyiçi çalışmalar yapmazlar, asker millet olmanin verdigi
Bir gecmişle, rutbece kucuk olan büyük olani gecmemelidir...yetişkinlige gelince erkek kadin arasında toplumun cizdigi kesin cizgiler gorulur, erkekse sunu yapabilir kadinsa onu yapamaz...bunun ustune bir de din, dil, irk ayrimlarini ekleyin....
Türk toplumunun temel özelliklerinden biri de kurnazlikta ustune olmamasidir, ilk sahte eurolarin Türkiye'de basildigi dusunulurse, günumuzde artik her turlu sahtekarlikta yapilmaktadir Türkler tarafından, gecmişimizden gelen dürüstluk de bu modern yozlasma kervanina katilmiştir.
Diğer bir neden de Türklerdeki hirs olabilir, geldigimiz noktaya oyle zor geliyoruz ki, diğerlerinin de ayni aciyi cekerek gelmesini iştiyoruz, ona yardim edip, yol gostermek yerine...
Baska nedenler de ekleyebiliriz: sabit fikirlilik, gosteriş...
Sonuç olarak; bu sorunun cevabi dipsiz bir kuyu gibi,
Karsi cikanlar olacaktır görüşlerime, ama bunlar benim gözlemlediklerim.

Tesekkurler
M.K
---------------

Bu mesaj, dun gonderilenin aynişi .. !!
Moderatoru olduğum bir baska listede (TAAC San Francişco) bu mesajinuc kopyasinin, onaylanmayi bekledigini gördüm...
Görebildigim kadari ile Sayın Sefer Özdemir, "mass mailing" yapiyor !!

Selamlar,
--osman EE'78
Deep South - Columbia SC
---------------

Sayın Özdemir;

Çok güzel yazmışsınız. Tarih boyunca, böyle şahane bir ırkın nasıl olup da birbirine düştüğünü bir türlü ben de anlamış değilim. Ayrıca, yurtdışındaki Türklerin birbirlerine karşı olan tutumları hakkında da, bu durumun içerişinde olduğumdan bilgi sahibiyim.
Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin.

Saygılarımla,
Selim SUNGUROĞLU
EveDönüş.com Kurucusu

---------------

Arkadaslar,

Sayın Özdemir'in aklina esen sorular, bilhassa bizler için (Toplum) zemin teskil eden,
genel geçer sorulardır...
Bu, günümüzde bilhassa çok mühim olan, sorulara cevap bulmak kolay olmasa gerek.
Bir kere, kendimiz, Türkler hakkında, yabancıların ne düşündüklerini bilmek için, iki kaynaktan, teorik (yazılı kaynakları barındıran, geniş bir kütüphane) ve pratik (deney, gözlem) bakımdan, araştırma olanakları sunan,en azından yirmi Milletten temsilcinin bulunduğu, laboratuar benzeri bir ortamda bulunmak gerekir.
Bu ortam, kişilerin tabii güdüleri ile davranıp, karşılığını ödemeyi göze almak kaydıyla, kişıtsız özgürlük bulabilecekleri bir yer olmalıdır.
Böyle bir ortam normal hayatta var mıdır, varsa nerededir?
Bu ortam suni olarak, gönüllülerden teşekkül ettirilse, burada yapılacak bir gözlem ile cevabı araran soru sonuçlarına ulaşılabilir mi?
Sanmam.
O halde, burası, multi nasyonal, en azından yirmi Milletten bireyin (gayri ihtiyari temsilci) tamamen hasbel kader bir şekilde bir araya geldiği ve başlangıçta, nişpeten eşit şartların geçerli olmasına rağmen, sonra yeteneğe göre değişip, bireysel yaşam tarzlarına cevaz verebilen bir yer olmalı, değil mi?
Arkadaşlar, şahsen böyle bir ortamda uzun yıllar yaşadım, lakin görüp, bildiklerimi burada nakletmek iştemiyor, sadece bir hususa dikkat çekmek istiyorum o da; kavga, dış saldırı Türkleri birleştiriyor.

Saygılarımla,
Husrev

---------------

Sefer,

"Kedi olali ilk defa fare tuttun" diye bir ozdeyiş var. Bu son yaklasimin belki de şimdiye kadarkilerin içinde en makul ve mantiklisi. Sordugun soru da oyle. Ben yine de TÜRK ler olarak değil TÜRKİYE liler olarak algiliyorum sorunu. Cunku, soyledigin hersey tum Türkiyelilerin sorunudur.
Mine hocamin pratik yasamdan aktardigi hersey burda da (Australya)gecerli.
1. Türkiyeliler arasında, kiçina giyecek donu olmayanlarin, birbiri ile rekabet etmeleri olayi çok bilindiktir. Eline para gecenin ya da gecmeyenin en luks ve pahalli arabalar ya da esyalar aldigini sirf "onda var, bende de olsun" anlayişi ile birbirleri ile gereksiz rekabete nasıl girdikleri herkesin bildigi bir gerçek.
2. Geri kalmiş topluluklarda görülen bir baska karakter sapmasi da kişkanclik, cekememezlik ve bunun etkişi ile dedikoduyu çok sevmemiz. Çok acik. Insanlar birbirlerini cekemezler. Birisi en iyi olsa da ona en kişa zamanda bir kulp bulunur.
3. Asagilik kompleksi. Her şeyi en iyi bildigini dusunme(hepimizde olan sey ulusal karakterimiz). Yanildigini kabul etmeme. Elestirileri Suclama olarak alma. Özelestiriyi saldirmak olarak algilama.
4. Duygusallik, olayi neden Sonuç ilişkişi içinde görememe. Bencillik, vurdumduymazlik, sorumsuzluk, bananecilik, bana dokunmayan yılan bin yasasincilik, kose donmecilik, tembellik (herkes için değil ama toplumun geneli için benim gözlemim böyle)
5. Demokrasi yoksunlugu. Bu da gelişmemişlik ya da yasamamamişlik psikolojişi ile aciklanabilir belki. Karsimizdakini hiç dinlemeden hukum vermek, hep bir agizdan konuşmak ve kişa zaman sonra birbirimizin girtlagina çokmek.
6. Takim ruhu eksikligi. Birlikte iş yapmanin zorlugu. Bunlari yukarıda soyledigim seylerle de ilintilendirebilirsiniz. "Onde olma, secilme, one gecme, baskasinin sirtina basarak yukselme" cabalari. baskasinin yapti seyleri yapmış gibi gosterme, pastaf, abartma, kabartma, surekli itiraz atme ama çözüm onerememe. Çözümsuzlukde işrar, Dedigim dediklik, fanatiklik.
Türkiye li toplumun, hala Türkiye alışkanlıklarini surdurmesi Sonuçu Australya da ornegin 37 yıldir bulunan bu toplumun sosyal, ekonomik ve politik olarak en gerilerde kalmasina, kendilerini bir toplum olarak tanitamamasina, genelde de Auastralya çok kulturlu politikasina kebap dışında bir katki saglayamamasina neden oluyor
Genellestirdigimizde Türkiye nin bugünku hali neyse, Australya daki Türkiyelilerin hali de odur diyoruz.

UO

---------------

Sefer Bey kardesim,

Tebrikler! Bu gerekli yazi için çok tesekkurler! Soyleyecek çok sey var amma yatakda olmam gerekli. Şimdilik tesekkurler diyorum.

Iyi geceler,
B. Kiran

---------------

Sefer ilk defa harika bir zamanlama ile bir soru soruyorsun. Bu sabah San Diegoda refugeelele uğraşan ve nedense benim Türk gocmenlerine yardim etmeye çalışmami pek bir göz yasartiçi bulan bir devlet görevlişi ile konusuyorduk ve onada aynen havlu atmaya yakin olduğumu ve artik iyiçe yuklenmeye basladigimi soyledim. Aslinda soylemeye yakin gelip şimdi bu Amerikalilari ilgilendirmez diye kendime sakladigim kişim Türklerin acayip bir millet olduğu bunu burda rahatca soyliyebilirim(Ilknuru gene kizdirsakta:)
Sadece bu cumartesi ve pazar internette gecirdigim 8 saat kadar bir sureyi anlatayim.
Nedense bir şekilde bu günlerde landing offiçer olarak calişiyorum. elimde exchange olarak gelen iki doktor ve greencard kazanip buraya gelecek olan iki aile var.Buraya kadar iyi değilmi?Gelecek olan aileler nereye geleceklerini bilmiyorlar ne yapacaklarini hiç bilmiyorlar kimseyi tanimiyorlar vs..vs..Iki doktor daha bir iyi biri ile çalışmaya yaklasik 4 ay falan önce basladik adim adim getirecegi kagitlardan ve bavula ne koyacaklarindan tutta geldiklerinde Chiçagodan Madişon WI nasıl gideceklerine kadar adim adim gittik.Zaman zaman "Ben zaten gelmesemde olur Amerika’ya çokta hayran değilim"soylevlerini dinleyip zaman zamanda bir haftalik turlarla Amerika gezmiş arkadaslarinin çok değerli tavsiyelerinin neden işe yaramayacagini anlatmaya calişarak epey bir debelendik. Neyse sag salim indiler ailece ayarladigimiz universite evine falan yerlestiler Türk arkadaslar buldular..ve ilk iş 'aman haa sakin'lari falan aynen pas gecip 6 bin dolara bir araba aldilar. Yanlış anlamayin esyalarini sokak kosesinden ve garage salelerden topladilar ama arabaya gelince ahh olabilemez.Ama abla acayip yeni bir hyundai sadece 2001 model Tr de bunu 20 bin dolara alamazsin.. Dinletmek mümkünmu adam alacak keyfinin kahyasi değilsinya.. Yaa baba sen seneye doneceksin nerden bulacaksin bunu 6 bin dolara alacak enayi ustelik cash para ile onu verebilecek adam gider jaguar alir bu memlekette yok..araba alindi. Bu hafta sonu computer için gene online..Abla ben ne alacam..Bu soru cevaplar baslayali bir ay olmus bunlar geleli zaten bir ay.Computerda ilk alinmasi gerekenler listesinde ehh şimdi sira geldi.. Haftalar önce labor day salelerden olabilecek en iyi optionlari butun mevcut dukkan ve online satan yerlerden çıkarip yollamişim..Bugün gene ayni soru.Abla ben lap top alacam.."Niye".."Eee TR ye gotururum"..Yahu oburunu de koy pakete yolla.Evde ilk okulda iki cocuk var bunlarda odev modev yapiyorlar karin ailesi ile online konuşmak iştiyor nasıl olacak lap top bunca adama?Yok ama alinacakya lap top olsun..Evet sen bulduydun ama bir daha bak..Hem çok ucuz olacak hem de çokkk sahane..EE git bilmem nereye bak..Yok ben gidemem o yollar çok karişik..Sonunda kesfettimki bizimki daha insuranceda almamiş..bir sene Amerikada yasamiş bir arkadasi var mış o demişki WI gerekmez.Ama computer lap top olacak ve 300 dolara windws 98 li IBM windows 98 olduğu için olmaz..Sende adami ciddiye alip saatlerle zip kodu ile magazalara bakip ona iyi bir deal bulmaya calişiyorsun amme hizmeti olarak. Bu bir.
Gene bu hafta sonu greencard kazanan emekli albayimizin karişi yaziyor kendileri daha eyalete karar verememişler ama zati muhteremleri universite mezunu ve Türkiye’de sosyal bilimler hocasi imiş. Doğrusu ya oyle ayak işleri yapmayi dusunmuyormus kendişi geldiginde burda ogretmen olacakmiş gene..Sosyal bilimler ogretebilirmiş. Ustelik ingilizcesi lişede hiç 4 un altina dusmemiş.Nefesim kesiliyor emaile cevap yazarken tabii teyzem koclar gibi yaparsin desem herhalde benden iyişi olmaz ama yahu kadin sen ingilizce bir lişe sinifinda onca teenagera ders nasıl anlatacaksin hadi birak Türk vatandaşlik derslerini ve sosyal bilimlerde Türkiye’de ne anlatiyorlarsa onu bile nasıl olacakta anlatacaksin?
Senin egitimini burda saymazlarken nasıl olupta seni kim okul hocaligina alacak kirmadan incitmeden anlatmak için midem buzuk buzuk ugrasiyorum. Ohh onu unuttum birde AFS ile Kansas a gelmiş bir oglumuz var ..MSN de yakalayip beni agliyorda agliyor efem wiçhita Kansasta bir Türk restoran var mış ama iki aydir bu aile onu oraya "Tamam gideriz " dedikleri halde goturmuyorlarmiş. Bugün antremandan gelmiş ustelik evde ekmek te bulamamiş cin yemegi var mı o onu mu yiyecekmiş.Oglum 10 cocuk birde sen iki de ebeveyn bu restoran hadi ucuz olsun adam basi 20 dolar nasıl gotursunler seni diyorum..Oglan çok emin yok diyor adam muhendiş ayda 3000 dolar morgage veriyorlar zenginler giçigina beni goturmuyorlar. Yahu belki sevmeyecekler Türk yemegi sen misafirsin orda allahin Kansasinda ki Amerikali niye gitsin illa Türk restourana.."Ama her hafta coluk cocuk goturuyorlar Pizza Huta" diyor.Gulermişin aglarmişin belli evini ozlemiş Türk yemegi ozluyor ama nasıl anlatacaksin "oglum 10 cocuklu bir ailenin yanında misafirsin ne yapalim ne yerlerse ne verirlerse idare edeceksin."
Gelelim obur doktora oda arastirma asiştani olarak geldi Yale`e. Çok daha genç karişi hala Tr de. Onunda derdi bugün dun aksam Hooter`sa gitmiş bu amerikali kizlar yuz vermiyormus..
Bunu mu soruyordun Sefer.. Ben daha önce eve kamp kurup bir defa bile tesekkur etmeyenleri, giderken yanlarinda bizim esyalardan hatiralik alanlari falanda saymiyorum sadece bu son iki gün internetten deal ettiklerim.
Şimdi sen bana soyle dEğermi degmezmi ugrasmaya? Neden birbirimizi destekleyemiyoruz. ve neden eskiler bir sure sonra pes ediyorlar.

Mine

---------------

"Biz Türkler" ile olan sorun asagidaki gibi kendi kendine gelin guvey olmaktir, busoruyu sormaktir en basta!
Bu arada, "Biz Türkler" adina dun gece Latin Amerika'li bir profesor cifti dumura ugrattim.Türkiye'de devletin işlettigi lişe ve universitelerde Ingilizce egitim yapildigini ogrendiler. "Nasıl yani, like in mişsionary schools?" Hayir, these are state schools dedim.
"Ama neden? Postcolonialişm theory uzerine caliştim ama bu kadarini da gormedim.Ustelik Türkiye kolonilestirilen ülkelerden biri değil". Neyse bu tartışmanin sonunda biz Türkler hakkinda baska milletlerin dusuncelerinin ne olduğunu "belli" sayan zihniyete buradan bir selam gondereyim.

SelimG

---------------

Bin kusur yıl önce Asya’nin zorlu cografik bolgelerinde gocebe ve savasci olmayı gerektiren ortamlarda bulunan atalarimizi bilemem ama cagimizda Türk kulturunun gerektirdigi terbiye, gorgu ve ahlak kurallarina uygün yasayabilen Türkler’de bahsedilen bu gibi sorunlara pek rastlanmiyor bence.
Psikolojik sebeplere bagli kişişel davraniş bozukluklarini veya saygişizliklari her toplumda gormek mevcut. Sozu edilen problemlerin “Biz Türkler”e has olduğu seklinde bir genelleme yapilmamali bence. Cesitli nedenlerden belli bir toplumun kulturel dEğer yargilarinin dışında yasayan iştişnai kişiler kaideyi bozmaz. Insan faktorunde seciçi olundugünda bu gibi problemlere maruz kalma ihtimali de azalacaktir.

Esra Memili
---------------

Merhaba,

Türklerin gerçek tarihini öğrendikten sonra (ki muhteşem bir tarih) bende Türklerle sorunun ne olduğunu çok düşündüm. Bulduğum cevaplar bütünüylebeni tatmin etmiş değil.
Öncelikle yakın tarihe ilişkin konumumuz nedeniyle bulduğum cevapları sıralayım:
- Türklerin yayılı olduğu (lütfen Türkiye sınırları dışındaki büyük Türk varlığını düşünelim) coğrafyaya baktığımızda bir birlik oluşturma kararlığını gösterebilsek diğer bütün milletler için ciddi bir tehlike.
Kesinlikle dünya liderliği. Ha bu gerçekte tehlike mi? Asla değil: Çünkü eski Türk yazılarını bir bütün olarak incelediğimizde göreceğiz ki; yönetmek, insanlığa hizmet etmek, daha doğrusu insanlığın hizmetçişi olmak demektir. Asla ezmek, zarar vermek demek değildir. Bu bilinçle birliksağlanırsa dünyayı Türklerin yönetmesi kaçınılmazdır. Yine bu bilinç, insanlığın kesinlikle iyıliği için olacaktır. Buna rağmen neden Türklerden korkuluyor? Türklerden korkanlar aslında dünyayı elinde bulunduranegemenlerdir. Çünkü bunların dünyayı nasıl yönettiği ortadadır. Kan,zülüm, sömürü, dünyanın tahribatı v.s. Şimdi dünyayı yönetenler, ellerindeki bütün güçleri kullanarak diğer toplumlara Türk düşmanlığını aşılamaktadır.
- Türklerin yoğunluklu yaşadığı yerlere baktığımızda, enerji kaynaklarının, stratejik önemi büyük olan yerlerin, insanların çok rahat ve mutlu yaşayabileceği yerlerin Türklerin yaşadığı yerler olduğunu görebiliriz. Bu durumda doğal olarak dünyanın gözlerinin bizlerin üzerinde olması Sonuçunu doğuruyor. Dünyanın en kıymetli yerlerinde Türkler yaşamaktadır.
- Son dönemler için Türkelere baktığımızda; Türkelerin tembelleştiğini kabul etmemiz gerekir. İnsanlığın en büyük düşmanlarından birinin tembellik olduğunu düşünüyorum.Tembellikle nasıl kendimize zarar veriyoruz?
Okumuyoruz; geçmişimizi, dünyayı, dünya tarihini, bilimi, sanatı yeterince öğrenme gereği duymuyoruz. Daha doğrusu öğrenenimiz çok az. Hele bunları bir bütün olarak öğrenen çok çok az. Bu da toplumu ileri götürmüyor.
Tam tersi geri götürebiliyor. Üretim alanında da olması gereken boyutta üretim yapmıyoruz. Hazırcılık ve kolaycılık, var olanı hızla tüketmemize neden oluyur. Kaynaklar tükenince de gayri ahlaki yollara sapılıyor. Sonuç olarak bu durum, her boyutu ile ciddi bir bozulmaya cürümeye neden oluyor. Bozulma da, gelişmemizin önünü kesiyor, birlik olmamızın önünü kesiyor, bize düşmanca davrananların, düşmanlıklarını görmemize engel oluyor, geleceğimizi göremez hale geliyor ve gafil avlanıyoruz. Bu durumdan kurtulmanın yolu: Yeniden bir Kurtuluş Savaşı ruhuyla hareket ederek, çok çalışmalıyız. Birlik olmanın yollarını bulmalıyız. Düşmanınbinbir türlü oyunlarını görerek bu oyunlara engel olmalıyız v.s.
Aslında arkadaşın sorularının yanıtları çok uzun. Çok rahatlıkla bir kitap olabilir. Hem zamanın az olduğu için hem de yerimiz dar olduğu için hem de okuyanları sıkmamak için bulduğum cevapların bir kişmını çok özet olarak yazıyorum.

Selamlar.
Ayşe Eren---------------

Sefer bey,

Önceki mesajimda bahsetmeyi unuttugum kucuk bir eklemeyi gerekli gördüm musadenizle:
Karsilastirma yaptiginiz ülkelerin insanlari bastakilerin yayılmaci ve işgalci politikasi Sonuçu geniş sinirlar içinde yasamakta; fakat “ulusal butunluk” içersinde yasiyor olduklari suphe goturur. Baski ve korkuyla diretilmiş “sozde bir butunluk” bu; gerek ülke içinde gerekse ülke dışındaki komsularini da etkişi hatta tehditi altina alan. Cagimizda bu butunlugün gerçek olmadığıni bahsettiginiz eski Sovyetler Birliği şimdiki Rusya’da ve de bu birlikten ayrilan milletlerde gorduk. Rusya’da ve Cin’de cag dişi dikta yönetimine ve Hindiştan’da kolelige boyun egildi ve bu unsurlarin yasamin hatta ulusal kulturun bir parcasi haline getirilmesi kabullenildi. Bu insanlarin cogu ilk firsatta ülkelerinden kaçip maddi manevi refaha ulasma cabasinda. Baska ülkelerin insanlariyla karsilastirma yapildiginda benim gözlemledigim “Biz Türkler”in nişbeten ne kadar asil, serefli ve yuksek dEğer yargilarina sahip olduğudur. Önceden dedigim gibi iştişnalar kaideyi bozmaz.

Esra Memili
---------------

Sefer Hoca hayirdir bu niye donup donup geliyor cevap ariyorsaniz iyi kotu birseyler yazdi herkes..Ayni yazi niye?
Mia
---------------

Teknik bir hatadan kaynaklandigini saniyorum. Kusura bakmayın.

Sefer Özdemir

---------------

Teknik hata olayini ben pek anlayamadim.. ??
TAAC San Francisco listesinde, bu mesajin uc adet kopyasi moderatorun onaylamasini bekliyor.... Galiba tek gonderilmeyen yer: MontrealTürk listesi... Mesajiniz henuz Kanada listelerine ulasmamiş .. Bilginize sunulur..

--osman EE'78
( hala Deep South 'da )

---------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder